Hoşgeldiniz! Kontrol panelinize erişmek için;
GİRİŞ YAPIN veya ÜYE OLUN
Bugün
22.12.2024 06:29:10
Kelebek |
1980 SONRASI DIŞ TİCARET POLİTİKASI1973- 74 petrol şokları ve batıda yaşanan enflasyon, dış ticaret hadlerinin ve dengesinin bozulmasına ve cari işlemler dengesi açıklarının artmasına yol açmıştır. Uygulanan kur politikalarıyla TL 'nin aşırı değerlenmesinin önüne geçilememiştir. Dengelerin sağlanmasına yönelik olarak, ithalat gerekli araçlar yardımıyla baskı altına alınmış, döviz kontrolleri artırılmıştır. 1980 yılına kadar, göreli olarak dışa kapalı bir ekonomik model uygulanmış, ancak yine de dış konjonktürün yarattığı krizlerden ya da durgunluktan uzak kalınamamıştır. Bu nedenle AT ile entegrasyonu gerektiren gümrük indirimleri ve mevzuat uyumları gecikmiş, çoğu zaman döviz darboğazları yüzünden ara ve yatırım malları ithalatı sekteye uğramış, üretim düşmüş, işsizlik artmıştır. Tüm bu olumsuzlukların yoğunlaştığı 70'li yılları takiben, 24 Ocak 1980 tarihinde "24 Ocak Kararları" olarak ekonomik literatüre geçen ve yapısal dönüşümleri içeren bir program uygulamaya konulmuştur. 1980'de yurt dışında inşaat, tesisat ve montaj işleri ile teknik hizmetler yapacak girişimcilerin bu işleri ile ilgili olarak yurtdışına gerekli mal ve malzeme ihraç şekilleri belirlenmiş, bedeli Türkiye'de peşin dövizle ödenmiş malların ve kesin satışı yapılıp da yurt dışında az veya çok işçilik gördükten sonra veya ambalajlandıktan sonra, alıcısına teslim edilecek malların ihracına izin verilmiştir. Sınır ticareti ve reeksporta ilişkin uygulama esasları, ihracı sınırlamaya tabi mallar listesi, ilk defa 1984 yılı İhracat Rejiminde bir bütün olarak yer almıştır. Yine 1983 yılında ilk defa belirli kurallara uymayan,. alıcılarına karşı taahhütlerini haksız yere Yerine getirmeyen, doğru beyanda bulunmayan ihracatçılara maddi ve manevi cezaların uygulanması karar altına alınmıştır. 1984 ve 1985 yılları İhracat Rejimlerinde genel olarak formaliteler azaltılmış, .daha önce Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının sorumluluğunda olan pek çok yetki, çeşitli illerdeki İhracatçı Birliklerine aktarılmıştır. Dış ekonomik ilişkiler alanında yeni bir idari yapılanmaya geçişe paralel olarak, 13.12.1983 tarihli ve 188 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Başbakanlığa bağlı Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı kurulmuştur. 11 yıl devam eden bu Müsteşarlık 9.12.1994 tarihli ve 4059 sayılı Kanun ile biri Hazine Müsteşarlığı diğeri Dış Ticaret Müsteşarlığı olmak Üzere iki ayrı müsteşarlık haline dönüştürülmüştür. Söz konusu Yasa ile Başbakanlığa bağlı olarak kurulan Dış Ticaret Müsteşarlığı, dış ticaret politikasının belirlenmesine yardımcı olmak, bu politikalar çerçevesinde ihracat, ihracatı teşvik, ithalat, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ve ikili ve çok taraflı ticari ve ekonomik ilişkileri düzenlemek, uygulamak ve uygulamanın izlenmesini ve gelişmesini sağlamak görevlerini üstlenmiştir. Ocak 1981'de yürürlüğe giren İthalat Rejimi Karan ile kotalar azaltılmış ve II sayılı Liberasyon Listesinde yer alan birçok mal I Sayılı Listeye aktarılmıştır (II sayılı listede yer alan malların ithali için bakanlık izni gerekirken, I sayılı liste için izne gerek yoktu), 1984 yılında yürürlüğe giren İthalat Rejimi ile kota listeleri tamamen kaldırılmıştır. Önceki yıllarda uygulamaya konulan liberal ithalat politikalarının hiçbiri, 1984 yılı 1 İthalat Rejimi kadar bir yapısal değişikliği beraberinde getirememiştir, 1984 Rejimi ile yürürlüğe konulan ithalat politikasının dayandığı temel ilkeler; iç fiyatların yükselmesini önleyebilmek ve tüketiciyi korumak amacıyla aşırı derecede korunan sanayinin rekabete açılması, dış ticaretin mümkün olduğu kadar serbestleştirilmesi, fon ödemek suretiyle ithal edilecek madde sayısının artırılması ve bu suretle yeteri kadar üretilmeyen veya dağıtımında aksaklıklar görülen maddelerin fiyatlarında gözlenen aşın yükselmenin ve böylece kaçakçılığın ve dolayısıyla haksız kazançların önlenmesi, bazı sektörlere nispi bir koruma sağlanması ve konut sorununun çözümü için sağlıklı bir kaynak yaratılması olarak özetlenebilir. İthalat politikasının dayandığı bu temel hedeflere ulaşabilmesi için, yasak ve izne tabi maddeler listeleri yayınlanarak bunlar dışında kalan malların ithali serbest bırakılmış, diğer bir deyişle ithal edilebilecek maddeler değil, tersine yasak mallar istisna haline getirilmiştir, Silah, cephane, uyuşturucu maddeler ithali yasak mallar listesine konulmuştur, Böylece, daha önceki yıllarda hangi malların hangi yollarla ithal edilebileceğini belirten ve geriye kalan maddelerin ithalatını yasaklayan bir rejimden, ithali yasak mallan tek tek belirleyen ve diğer maddelerin ithalini serbest bırakan bir rejime geçilmiştir. 24 Ocak 1980 Ekonomik istikrar kararlarıyla birlikte dışa açılma ve ihracata yönelik sanayileşme stratejisiyle Serbest Bölgeler önem kazanmaya başlamıştır. 1985 yılında yürürlüğe konulan 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu, ihracatı artırmak amacıyla serbest bölge kurma ve bölgelerdeki yerli ve yabancı yatırımcıları teşvik etme düşüncesiyle hazırlanmıştır. Yasaya göre, serbest ticaret bölgesiyle Türkiye'nin diğer bölgeleri arasındaki ticaret, dış ticaret rejimi kapsamına alınmıştır. Buna karşılık, serbest bölgeler ile diğer ülkeler arasındaki ticari ilişkiler dış ticaret rejimi kapsamı dışında tutulmuştur. 1990 yılında Körfez Krizinin çıkması ve 1991 yılında erken genel seçimlerin yapılması, para politikalarının gevşemesine yol açmış, özellikle Körfez Krizi ihracatımızı olumsuz yönde etkilemiş bulunmaktadır. Kalkınma Planlan ve Yıllık Programlardaki toplumsal ve ekonomik hedeflerin gerçekleştirilmesi, bölgeler arası farklılıklardan kaynaklanan ekonomik ve sosyal dezavantajların ortadan kaldırılması, yeni eğitim olanakları sağlanarak istihdamın güçlendirilmesi, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık verilmesi, aynı üretim dalında faaliyette bulunan finansman gücü yetersiz işletmelerin örgütlenmesi, çevre sorunlarının önlenmesi için sanayinin yeniden yapılanması, tarım ürünlerinin GATT taahhütlerimiz çerçevesinde desteklenmesi, ülke ürünlerinin dış piyasalarda tanıtımı ve pazarlanması amacıyla 1995 yılı başından itibaren ihracata yönelik devlet yardımları programlan yürürlüğe konulmuştur. İhracat Rejimi Kararına istinaden yayımlanan İhracat Yönetmeliği hükümleri uyarınca, 1936 yılından beri devam etmiş olan ve ihracatçılara, ihracat yapabilme olanağı tanıyan ihracatçı belgeleri uygulamasına 15.1.1996 tarihinden itibaren son verilmiştir (ithalatçı belgeleri uygulaması ise 1.1.1996 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır). İhraç edeceği mala göre ilgili ihracatçı birliğine üye olan, gerçek usulde vergiye tabi (tek vergi numarası sahibi) gerçek ve tüzel kişi tacirler, esnaf ve sanatkarlar odalarına kayıtlı üretim faaliyetiyle iştigal eden esnaf ve sanatkarlar ile joint-venture ve konsorsiyumlara ihracat yapabilme olanağı tanınmıştır. Üretiminde ithal girdi kullanılan mamullerin ihracı, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlerin belirlenmesi ve bu husustaki tedbirlerin düzenlenmesi ve yürütülmesi amacıyla 31.12.1995 tarihinde 95/7615 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Kararı uygulamaya konulmuştur. Bu Karar uyarınca; Türkiye gümrük bölgesi içerisinde (serbest bölgeler hariç) yerleşik firmalara verilecek izin belgeleri kapsamında ihracı taahhüt edilen işlem görmüş ürünlerin üretimi için gerekli olan hammadde, yardımcı madde, yarı mamul ve ambalaj malzemeleri, ithal sırasında, ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın alınması gereken her türlü vergiden muaf tutulmuştur. Öte yandan, serbest dolaşıma girmiş bir eşyanın, işlem görmüş ürünler şeklinde ihracı halinde ise ithalat esnasında alınan vergilerin geri ödenmesi sistemi ihdas olunmuştur. İhracatın gerçekleştirilmesi, dahilde işleme izin belgelerinde ihracı taahhüt edilen malın, İhracat Rejimi Kararı ve İhracat Yönetmeliği ile Gümrük Mevzuatına uygun şekilde gümrük hattından bir üçüncü ülkeye veya Avrupa Birliği üyesi ülkelere gönderilmesi anlamındadır. İhraç bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin esaslar Kambiyo Mevzuatı hükümlerine tabi olup, ihraç bedelleri Türkiye'ye döviz veya mal olarak getirilebilmektedir. Hariçte İşleme Rejimi (Geçici İhracat), serbest dolaşımdaki eşyanın, işlenmek üzere Türkiye gümrük bölgesinden geçici olarak üçüncü ülkelere gönderilmesi ve bu faaliyetler sonucu elde edilen ürünlere tam ve kısmi muafiyet uygulamak suretiyle tekrar serbest dolaşıma girmesidir.
Ekonomik istikrar tedbirleri ve dış ticaret politikası da değişikliği ile birlikte 1980 yılında 2,9 milyar dolar olan ihracat, 1981 yılında 4,7 milyar dolara, ithalat 7,9 milyar dolardan, 8,9 milyar dolara yükselmiştir. 1981 yılında ihracatı ithalatı karşılama oranı %36,8'den,%52,6'ya yükselmiştir. 1980 yılında ihracatta sanayi mamullerinin payının artırılması amacıyla uygulamaya konan teşvikler (vergi iadesi, ihracatçıların döviz tutma yetkisi) etkili olmuş ve 1980-1990 döneminde sanayi ürünleri ihracatının da %36'dan %79 düzeylerine erişmiştir. Bu gelişme tarımsal mallar ihracatının nispi payının azalmasına paralel olarak gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde sanayi malları ihracatının GSMH içindeki payı sürekli artış göstermiştir. Bu durum iç talebin kontrol altında tutulmasının ve ihracatın parasal araçlarla teşvik edilmesinin bir sonucudur. Planlı dönemin başlangıcı olan 1963 yılında ihracatın %79'u tarım ve hayvancılık %17'si ise sanayi ürünlerinden oluşmakta idi. 1980 yılında bu oran sırasıyla %57 ve %36 olarak gerçekleşmiştir. Tarımsal ürünlerin ihracat gelirlerindeki nisbi payı, bu tarihten sonra izlenen teşvik politikalarına ve döviz kurlarındaki ayarlamalara paralel olarak gerileyerek 1995'de %11'e düşmüştür. Buna karşılık sanayi ürünlerinin payı 1980'de %36'dan 15 yıl sonra 1995'de %87'ye çıkmıştır. 1997 yıllında ise, sanayi ürünlerinin toplam ihracat içindeki payı % 87 olarak gerçekleşmiştir. Bunda, sanayi ürünleri ihracatını teşvike yönelik politikalar, döviz kurlarındaki ayarlamalar ve iç talebi kısarak sanayi üretiminin dış piyasalara yönlendirmeye yönelik önlemler etkili olmuştur. Türkiye'nin tarımsal ürün ihracatı içinde en önemli yeri bitkisel ürünler tutmaktadır. Başlıca bitkisel ürünler arasında pamuk, tütün, fındık ve kuru üzüm gibi dört klasik ürün gelmektedir. Madencilik ve taşocakçılığı ürünleri ihracatı 1990'da 326, 1995'te 405 ve 1997'de 424 milyon dolar olmuştur. Sanayi ürünlerinde lokomotif sektör, dokuma ve giyim sanayi ürünleridir. Ortalama olarak Türkiye ihracatının üçte birden fazlasını bu alt sektör ürünleri oluşturmuştur. Daha sonra demir ve çelik sanayi ürünleri gelmektedir.
Yapılan bir çalışmaya göre (Togan, 1993), Türkiye ekonomisinde ithalat, 1970-1990 döneminde yılda ortalama %13,7 oranında büyümüştür. Temel mallarda bu oran %16,3, imalat sanayi ürünlerinde ise %11,9'dur. Bu büyüme oranları bize, temel mal ithalatı toplam ithalattan daha hızlı geliştiğini ve dolayısıyla ithalatta temel mallar lehine bir yapısal değişimin ortaya çıktığını göstermektedir. Aynı dönemde büyüme oranları kullanılarak belirlenen ithalatın trend değerleri ile gerçekleşme arasındaki fark trend değerlerinin yüzdesi olarak ifade edildiğinde, trend değerlerinden sapma temel mallarda %38, mamul mallarda % 15,7, ithalatta ise %22,8' dir. %20' nin üzerindeki değerler "büyük sapma" olarak istikrarsızlığı ifade ettiği için (Maizels, 1971) Türkiye'nin temel ve imalat sanayii malları ithalatı ile genel ithalatı kararlı değildir. Toplam ithalattaki istikrarsızlık, petrol fiyatlarındaki dalgalanmalardan ve artışlardan kaynaklanmaktadır. Türkiye'nin ithalatının sektörel gruplara göre dağılımı incelendiğinde, en önemli sektörün sanayi ürünleri olduğu görülmektedir. Sanayi ürünlerinin 1997 yılı içinde toplam ithalata oranı %85 olarak gerçekleşmiştir. Bu sektörde imalat sanayii ürünleri önemli bir yer tutmaktadır. Kimya, demir-çelik, makine, elektrikli makine ve cihazlar ve test araçları önemli kalemler arasındadır. Özellikle son yıllarda taşıt araçları ithalatında önemli bir artış gözlenmektedir. işlenmiş tarım ürünleri ithalatı da sanayi ürünleri ithalatında göreli olarak bir öneme sahiptir. Madencilik ve ocakçılığı sektöründe ham petrol ithalatı, gerçekten hem alt sektör ve hem de toplam ithalat içinde ağırlığını hissettirmektedir.
Türkiye'nin dış ticareti zaman içinde incelendiği zaman ortaya şu gerçek çıkmaktadır. Türkiye geleneksel olarak OECD ülkeleriyle ticaret yapmaktadır. 24 OECD ülkesi 1970 ve 1990 yıllarında Türkiye’nin ihracat ve ithalatında sırası la %78 ve %69 oranında artacaktır. 1980'li yıllarda OECD ülkeleri, dış ticaretimizde ilk sırayı almaya devam etmişlerdir. Fakat göreli olarak payında az da olsa bir düşme gözlenmiştir. 1990'lı yıllara doğru pay yeniden artarak 1995'de ihracatında %61, ithalatımızda %66 oranına ulaşmıştır. Ülke grubunun 1997 yılında ihracatımız içindeki payı ise %58.4 olarak gerçekleşmiştir. OECD içinde AB önemli bir yer tutmaktadır. 1970 yılında AB ülkelerine ihracat, toplam içinde %50'lik bir paya sahiptir. Bu oran, 1979'a kadar %50'nin altına düşmemiş,.1981 ve 1982 yıllarında %33 ve seviyesine inmiştir.Bu dünya petrol fiyatlarındaki artışın önemli payı vardır. Türkiye'nin ihracatında AB ülkelerinin payı, 1983'den sonra yeniden artmaya başlamış (%36), 1985'de %40'lar seviyesine ulaşmış, daha sonraki yıllarda da giderek büyümüştür. 1987'de pay 0/047,8, 1995'de %51,2, 1997'de 0/046,2 olmuştur. AB ülkelerinden ithalatın toplam ithalatımız içindeki payı, 1980'lerin ilk yarısında %30' lar ikinci yarısında ise %40'lar oranında seyretmiştir. 1995'teki oran %47,2, 1997'deki oran %51 olmuştur. AB ülkeleri arasında gerek ihracatımızda ve gerek ithalatımızda en önemli paya sahip olan ülke Almanya'dır. OECD ülkeleri içinde, "Diğer OECD Ülkeleri" arasında yer alan ABD, 1945'ten sonra Türkiye'nin ihracatında önemli yer tutmaya başlamıştır. 1980'li yıllarından itibaren Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki İslam ülkelerinin de ticaretimizdeki paylarında hızlı bir artış gözlenmiştir. 1970'li yılların başından İtibaren İslam Konferansı çerçevesinde İslam ülkeleriyle dış ticareti geliştirmeye yönelik çalışmalar, 1980 Eylül ayında patlak veren İran- Irak savaşının başlamasıyla önem kazanmış ve bu iki ülkeyle yapılan dış ticaret hacmi hızla artmıştır. 1983 .yılında İran, Almanya'yı geride bırakarak Türkiye'nin dış ticaretinde ilk sırayı almıştır. İzleyen iki yılda İran ve Irak ile toplam dış ticaret hacmi, dört milyar doları aşmıştır. Bunda, savaş dolayısıyla her iki ülkenin ihtiyaçlarını Türkiye' den karşılama isteği önemli rol oynamıştır. 1986' dan sonra İran ve Irak ile dış ticaret hacmi daralmaya başlamıştır. Artan savaş giderleri ve düşen petrol fiyatları, her iki ülkenin satın alma gücünü azaltmış, Irak, Türkiye'ye olan 1,5 milyar dolarlık ticari borcunu ödeyemez konuma düşmüştür. 1980'li yıllardan sonra Türkiye'nin İslam ülkeleriyle olan dış ticaret hacmi daralmaya başlamış, 1981'de toplam ihracatımızın 0/042'si bu ülkelere yönelik iken, 1989'da%25, 1995 'te % 15, 1' e kadar düşmüştür. Benzer gelişim ithalatta da gözlenmiştir. 1981' de toplam ithalatımızda İslam ülkeleri %40,0'lık paya sahip iken, 1985'de bu oran %33,0, 1989'da %18,5, 1990'da %17,3 ve 1995'de %12,1 olmuştur. Bu gelişmeler ve genel bilim, dünya petrol fiyatlarının, bu ülkelerle dış ticaret ilişkilerimizi olumsuz yönde etkilediğini ortaya koymaktadır. 1990 yılında Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra ortaya çıkan Cumhuriyetler arasında Rusya Federasyonu da Türkiye'nin gerek ihracatında ve gerek ithalatında göreli önemi olan bir ülke konumuna gelmiştir. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Bölgesi içinde önemli bir potansiyele sahip olan eski Sovyetler Birliği yeni Rusya Federasyonu ile yapılan ikili anlaşmalar çerçevesinde iki taraf arasındaki dış ticaret hacmi hızla artmıştır. Bu olumlu gelişmeler sonucunda, ı 995 yılında Rusya Federasyonu toplam ihracatımızda %5,7, toplam ithalatımızda %5,8 oranında yer tutmuştur. 1997 yılı içerisinde Rusya Federasyonunun toplam ihracatımız ve ithalatımız içerisindeki payı sırasıyla %7,8 ve 0/04,5 olarak gerçekleşmiştir. Benzer gelişmeler, yeni bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetleriyle olan ticari ilişkilerde de yakın bir gelecekte görülebilecektir. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Bölgesinde yer alan Rusya Federasyonu ve Türk Cumhuriyetleri, Türkiye ekonomisi ile tamamlayıcı bir ekonomik yapıda oldukları için, büyük bir potansiyel ticaret ortağı olma konumundaki ülkelerdir.
SONUÇ
Kısa dönemde alınan sonuçlara değinmek gerekirse, 24 Ocak Kararları ile, dış rekabete açık ekonomi modeli kurulmuş, karşılaştırmalı üstünlükler gözden geçirilmiş, ihracat artmış, ihracatta sanayi mallarının payı yükselmiş, yabancı sermaye, işçi dövizleri ve turizm gelirleri artmış, artan ithalat talebine bağlı olarak ticaret açığı büyümüş, kapasite kullanım oranlarında dikkat çekici artışlar sağlanmış, reel faiz politikası çerçevesinde mevduatlar yükselmiş, tekstil, inşaat ve hafif sanayi ihracatın lokomotif sektörleri olmuştur. Altın ve döviz üzerindeki kontrollerin kaldırılmasıyla, para piyasasının bütün araçları ekonomi içindeki yerini almış, borsa gelişmiş, enflasyon gerileme sürecine girmiştir. Türkiye ekonomisinde temel yapısal değişiklikler yaratan 24 Ocak 1980 ekonomi istikrar, önlemlerinden sonra, (özellikle 1990 yılından itibaren kamu kesimi açıklarının hızla artması, vergi gelirlerinin iç borç servisine bile yetmemesi, devletin nakit açığını iç borçlanma ile finanse eder duruma düşmesi, bu açığı kapatmak için dış borca ve Merkez Bankası kaynaklarına yönelmesi ile döviz rezervlerinin hızla erimesi, yeni bir istikrar programının yürürlüğe konulmasını zorunlu kılmıştır. Kamu kesimi borçlanma gereği (KKBG)/GSMH oranı, 1990 sonrasında % 90'ları geçmiştir. Açık, özellikle kamu cari ve transfer harcamalarından kaynaklanmış finansman amacıyla iç ve dış borçlanmaya gidilmiştir. Toplam borç stokunun yükselmesi yıllık ana para ve faiz ödemelerini artırmıştır. Kamu açıklarındaki hızlı büyüme, özellikle iç borçlanmanın ve bu arada faiz oranlarının hızla artmasına yol açmıştır. |
||||
Etiketler: 1973- 74 petrol şokları ve batıda yaşanan enflasyon, dış ticaret hadlerinin ve dengesinin bozulmasına ve cari işlemler dengesi açıklarının artmasına yol açmıştır. Uygulanan kur politikalarıyla TL 'nin aşırı değerlenmesinin önüne geçilememiştir. Denge, |
||||
Kategori: Ödevler |
Tarih: 20.4.2011 15:30:25 |
Hit: 1375 |
Yorum: 0 |
|
2445 kişi tarafından toplam 7407 puan verildi | ||||
Buraya Ait Yorumlar:
Buraya Ait Yorum Bulunamadı!
Yorum Ekleme Formu:
Kelebek Hakkında
hakkımda bilgi almak istiyorsan önce arkadaşım olmalısın
Kelebek'nın Diğer Bilgileri
İsim: .
Yer: Türkiye/İstanbul
Cinsiyet: Bay
Medeni Hal: Bekar
Meslek: memur
Yazdığı Yazı Sayısı: 159
Yapılan Yorum Sayısı: 0
Kelebek'nın Son Yazdığı Yazılar
» Casus yunuslar gelecek savaşlarda rol oynayacak!
Ukrayna ordusunun gizli birimi casus yunuslar bomba kurma, mayın bulma ve deniz altı saldırıları ile Rusya tarafından yoğun ilgi görüyor. Ukrayna'nın casus yunusları ve fokları Kremlin emirleri altında yüzerek Rusya'ya iltica olduğu ortaya çıktı. S
» Başkasının işine karışmaz
eki, başkasından hamile kalmana kocan kızmadı mı
» Neden beyaz neden siyah..
Öğretmen derste anlatıyordu: - "Gelinler nikah töreninde neden beyaz giyer, bilir misiniz? Çünkü bu onun en mutlu günüdür
» Niye zehirleyeyim ki?
Bak karıcığım, ben ölmek üzereyim. Ölmeden önce sana bir itirafta bulunacağım. Seni aldattım, hem de bu evde senin yatağında
» Duvar
Kudüs'e atanan bir Amerikalı gazeteci, ağlama duvarının önünden gelip geçerken, bir musevinin her gün duvarın önünde diz çöküp dua ettiğini farketmiş
» Evlenirken neredeydin?
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses:
» Evli gibi
Tren kompartımanında üst yatakta yatan adam tam dalıp gitmek üzereydi ki, alt yatakta yatan orta yaşlı kadının sesi duyuldu:
» Eczacı baba
Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye
» Sıraya geç
Bir adam sabah yürürken ilginç bir cenaze kafilesi farkeder; önde giden köpekli bir adam, arkasında iki tabut ve tek sıra olmuş yaklaşık 200 adam. Tuhafına gider
» Evli adam bekar adam
Bir düğün sofrasında bir bekar, bahtsızlığına hayıflanıyor:
» Erkekler ve Kadınlar
Yeryüzündeki herkes ölür ve Tanrı'nın huzuruna çıkarlar... Tanrı der ki
YASAL UYARI: 18.116.20.205 ip adresiyle defa ziyaret ettiğiniz sitemizde; 13 üyemiz tarafından 141 kategoride toplam 865 konu açılmış olup, bu konulara 4 mesajla, 14 yorum yapılmıştır; Sitemiz bir forum sitesi olduğundan kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay almadan anında siteye yazabilmektedir. 5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir. 5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi iletişim Formunu Doldurarak bize iletebilirsiniz, ilgilerinizden dolayı teşekkür ederiz.